Tanrıların doğrudan doğruya ve dolaylı bir şekilde eylemlerini incelemekte olan Yunan Mi-tolojisinde Doğu-Batı Bütünleşmesi adlı kitap, aynı zamanda Mısır, Mezopotamya, Suriye,Kıbrıs ve Anadolu antik kültürlerinin yunanîleştirilerek Batı’ya nasıl aktarılmış olduğunuinceleme konusu yapmaktadır.Kitabı..
“Yaşamın her alanında birbirinden ayrı olan şeyleri artık birbirinden ayıramıyoruz, çünkü cinsiyetler, karşıt kutuplar, sahne ve salon, eylemin kahramanları, özne ve nesne, gerçek ve yansıması arasındaki mesafe yok edildi. Terimlerin bu şekilde birbirine karıştırılması, kutuplar arasındaki bu gizli ..
On altinci yüzyildan önce Bati’da insan kavrami, Aristo’nun beden ve ruhu ayrilmaz parçalar olarak gördügü Galenik tibbî metinlere dayali bütünsel beden sagligi görüsünü içeriyordu. Batinin düsünce sistemine dayali soyagacinda modern tip, önce Vesalius’un anatomide, ardindan Descartes’in zihinbeden ..
Modern düsünsel ya da sanatsal yaklasimlarda, temel duyum veifade biçimleri ayrisirlar. Geleneksel sanat islerine ait bütünlüklüimgeler, resim, söz ve yazi seklinde alt parçalarina ayrilirlar. Sanatçi kavrami, renklere, seslere ya da harflere ustaca sekiller verebilen zanaatkârla, uzmanla esanlamli ..
“Almanya Kuzey Ren Westfalia Eyaleti Eğitim ve Bilim Bakanı Gabriele Behler, bir basın toplantısı yaparak “çocukların kafasında fantastik dünya açan etkileyici 20 kitap” seçkisini kamuoyuna tanıttı ve öğrencilere tavsiye etti. Bu kitaplar arasında Yücel Feyzioğlu’nun Die Zauberzitrone - Sihirli Limo..
Florus’un bu eseri Romulus’tan İmparator Augustus’a kadar olan Roma Tarihi’nin bir özeti (epitomae) olup, Titus Livius’un Ab Urbe Condita adlı kitabı temelinde Roma İmparatorluğu’nun kabaca ilk yedi yüz yılındaki tüm savaşların ve iç çatışmaların kısa anlatımlarını içermektedir. Edebi yönü ağır basa..
Özgürlük aynı anda hem ontoloji ve teoloji hem de siyaset felsefesiyle ilgili bir meseledir. Bu kavramın işaret ettiği durum ilk bakışta apaçıktır. İnsanın engellenmeden veya sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi veya hareket edebilmesi özgürlüğü anlatır. Ancak işin içine determiniz..
Jacques Derrida Mahmuzlar: Nietzsche’nin Üslupları’nda göstereni, logos ve bağıntılı hakikat kavramı ya da ilksel gösterilen kökeninden özgürleştiren, yorum, perspektif, değer biçme ve fark kavramlarını radikalleştiren Nietzsche’yle doğrudan karşılaşma arıyor. Son derece özgün ve keskin tarzıyla cin..
Bu eser, çağımızda sayısız araştırmaya konu edilen İslâm’ın modernleşmesi hakkında bugüne kadar yapılmış en kapsamlı ve derinlikli incelemedir. “Hıristiyanlaştırmadan medenileştirmeye Batılı kozmopolis projesinin sekülerleşmesinin modern Batı/Doğu karşılaşmasını nasıl etkilediği” merkezî sorusundan ..
Avrupa nasil Avrupalasti?Küçük Kent Devletlerinden (Polis) “Avrupa düsüncesi”ne giden bu uzun tarihsel birikim hangi özelliklerle karakterize edilebilir? Hangi önemli olaylar, hangi kisi ve kurumlar bu süreçte belirleyici bir rol üstlenmislerdir?Latin-Yunan ve Yahudi-Hiristiyan uygarliklarinin bir s..
90’lı yıllarda İstanbul’da, bir dönemin ruhu ve heyecanı, farklı yaşam biçimi ve kültürüyle belleklerde iz bırakmıştır. Kadıköy (Akmar Pasajı), Beyoğlu ve Bakırköy’de “yeni sosyallik” arayışının gözde mekânlarında kümelenen gençler, aykırı sayılabilecek bir “duygu dünyası”nı temsil ediyorlardı. Giyi..
Venedik, Roma, İstanbul, Atina, Barcelona, İskenderiye, Marsilya ve Napoli. Her biri kadim dünyanın merkezinde ışıl ışıl parlayan ebedi güzellikteki kentler. Muazzam bir kültürel hareketliliğin, uygarlığın, siyasi rekabetlerin, ticaretin, ihtirasların ve dinsel çekişmelerin kalbi. Akdeniz bir denizd..
Yirmiden fazla dile çevrilen bu kitap, Ortaçag’in ruhunu kesfetmek isteyenler için yol gös-terici bir rehber niteliginde. Annales Okulu’nun ünlü temsilcisi Jacques le Goff, burada derin bir zihniyet okumasina girisir. Sözü edilen dönem, tümüyle bir “karanliklar çagi” midir? Le Goff, zamanin ve mek..
XX. yüzyil tarihçiligini dönüsüme ugratan tarihçi Marc Bloch, kendi alaninda çigir açici bir birikimi bu kitabiyla gözler önüne seriyor. Feodal Toplum, Ortaçag üzerine yazilmis yapitlarin en ünlüsüdür ve entelektüel tarih çevrelerini uzun yillar derinden etkilemistir. Nasil ki, Hiristiyanlik ve Rön..
Her gün bazı erkekler, kadınlar ve çocuklar göğe tırmanırlar ve yeniden ağacın dallarını kullanarak geri inerlermiş. Bir gün yukarı doğru tırmanırlarken Kakan adlı yaşlı bir şahin bir çubuğu diğerinin üzerinde hızla döndürerek ateş yakmanın yolunu bulmuş. Fakat bu kuş ile beyaz bir şahinin arasındak..
Suetonius’un On İki Caesar’ın Yaşamı adlı yapıtı Iulius Caesar’dan Domitianus’un ölümüne dek (MÖ 100 MS 96) Roma tarihine yön veren imparatorların yaşamlarını anlatırken, Roma devletinin yapısı, işleyiş biçimi, toplumun durumu, olaylar ve çeşitli konular hakkında oldukça ayrıntılı bilgi vermektedir...
Modern Batı düşüncesinin kendi dönemindeki fikri tartışmalarını tarihsel perspektifi içinde, kendi entelektüel yönelimleri ve çatışmalarını da yansıtacak şekilde yorumlayarak aktaran Hilmi Ziya Ülken, 20. yüzyılın önemli filozofları ve düşünceleri üzerinden idealizm ile realizm arasında yaşandığını ..
Bu tarihî çöküşü, bu tarihî koma durumunu, gerçeğin bu buharlaşıp yok olmasını engelleyebilecek önlemler alınabilir miydi? Biz ne gibi yanlışlar yaptık? Acaba insanlar geriye dönüşü olanaksız yanlışlar, birtakım sırları açığa çıkarmak gibi tamiri imkânsız hatalar mı yaptılar? Bütün bu sorular, bir k..
Anadolu Köklerini Arayış başlığı altında ilk defa okuruyla buluşan Tahir ile Zühre, Siyâvuş veya Hayalperest ve Dibâçe-i Mesnevî’yi Hilmi Ziya Ülken’in 1919-1921 yılları arasında Anadolulunun Bugünkü Vazifeleri ve Anadolu’nun Hakiki Merkezi’nde ortaya koyduğu, kariyeri boyunca gelişerek işlevsel kal..
Hilmi Ziya Ülken’in, 1918-1921 yılları arasında, Mülkiye talebeliği sırasında, kendi ifadesi ile “Mütareke yıllarının yeisli havasında” kaleme aldığı Anadoluculuğun kurucu metinleri niteliğindeki ilk eserleri elinizdeki çalışmayla yazılışından yüz yıl sonra ilk defa yayınlanmış bulunuyor.1918-1919 y..
Çok boyutlu bir düşünce dünyasına ve birikime sahip olan Hilmi Ziya’nın felsefi görüş ve eleştirilerinin, sosyolojik yaklaşımlarının, edebî ürünlerinin, tarihî vakalar karşısındaki tavrının yanısıra Türk milletinin özelinde olmak üzere tüm insanlığın kültürel kökenlerine ışık tutacak fikirlerinin od..
Hiçlik bir yok edilme biçimi, tükenme, insanın ortadan kaybolma sanatıdır. İnsanın nesnelerle kurduğu çarpık ilişkiyi, teknolojide ve en çok da fotoğraf aracılığıyla somutlaştırır Baudrillard.“İmgenin ayarı tamamıyla bozulmuştur. Fotoğraf, her şeyin fraktal ve mikroskobik boyutlarda görüntülenmeyi ş..
Yamyamlığın tipik bir örneği 16. yüzyılda gerçekleşir. Yerlilerin Hıristiyanlığa geçişini kutlamak için Portekiz’den özel olarak din görevlileri gelir. Tören sonrası başrahipler sözde Hıristiyanlık aşkıyla yanıp tutuşan o yerliler tarafından kızartılıp yenilirler. Yerliler için hiç de şaşırtıcı bir ..
Fransa’da bir iç savaşın hüküm sürdüğü, insanların topluca katledildiği bir dönemde geçen Lyon’da Düğün, birbirini seven ve son arzuları Tanrı huzurunda evlenmek olan iki gencin hüzünlü öyküsüdür. Mahkûmların korkuyla ölümü bekledikleri karanlık bir hapishanede yapılan bu büyülü nikâh töreni, bir an..
Stefan Zweig, Efsaneler’inde üç ibret verici hikaye ile insanlık arayışını ele alıyor; hikaye edilen kişilerin gerek Tanrıya yakın olma ihtiyacını, gerekse kimlik arayışını ve hayatın anlamını konu ediyor. Eski Ahit ve Bhagavad Gita gibi kutsal kitaplardan esinlenerek kişilerin imtihanlarını eşsiz k..
O gece bambaşka birine dönüştü: tutkularını, hayatın anlamını, kendini yeniden buldu.“Kendini bulabilen kişinin dünyada kaybedecek hiçbir şeyi kalmaz.” Bu notlar bir burjuvanın itirafıdır. Varlığının çevresinde döndüğü bir eksen hâline gelen o altı saatlik deneyim Baron için âdeta bir uyanış olur. H..
Bundan tam yüzyıl önce, uzun süren savaşlarla yıkıma uğramış, âdeta uçuruma sürüklenmiş ama büyük bir direnç gösterip ayağa kalkmış bir ülkenin o günkü koşullarıyla ilgili pek çok kaynak mevcut. Bunlardan en önemlisi Frunze’nin Türkiye Anıları’nı, bu hatıratın yazılışının 100. yılında yeniden okurla..
Yeni-Hegelci olarak taninmakla birlikte, Marx, Dilthey,Husserl, MaxWeberve Simmel'den de etkilenen HansFreyer toplum felsefesine ve özellikle bir gerçeklik bilimiolarak toplumbilimi'nin ana yolunda gelismesine yaratici ve yorulmaz çalismalariyla önemli katkilarda bulundu.Freyer, Gerçeklik Bilimi Ola..
Niçin Foucault'yu unutmaliyiz?Baudrillard'a göre Foucault'nun söylevi is isten geçtikten sonra ortaya çikan bir mesih, is isten geçtikten sonra yapilmaya çalisilan bir devrim gibi, is isten geçtikten sonra verilmis bir söylev olma özelligine sahiptir.Foucault'nun cinsellik, iktidar, baski, arzu, del..
Bir Çin aile yuvasi minyatür bir gökyüzüdür diyor, kitabin yazari Ku Hung-Ming.Çin uygarligi, Çin edebiyati ve Çin kadini yazar için baska bir duyarliliga ve düsünüs tarzina pencere açiyor.Ming, tüm kitap boyunca Avrupalilara halkinin, kültürünün, uygarliginin birikimlerini anlat-maya çalisiyor. Bu ..
StanleyKubrick, 2001: A Space Odysseyfilminin girisinde insanligin safaginda bir su birikintisi etrafinda verilen mücadeleyi betimlerken, bir kemik parçasini silah olarak daha önce defalarca test etmis, toplulugun geri kalan üyelerine göre belki biraz cesur, biraz daha farkli düsünen üyesinin liderl..
Antik Yunan’dan günümüze iyi bir toplum idealinin ideal yönetim tarzi olarak düsünülen res publica’nin, yani cumhuriyetin temel özellikleri ve ilkelerine dair farkli yorum ve anlayislarin tartisildigi kitapta, Machiavelli’den Kant’a, Rousseau’dan Spinoza’ya ve gene çagdas yazarlardan Arendt’den Pet..
Ey kardesim, yalnizliga mi çekilmek istersin? Kendine giden yolu mu aramak istersin? Biraz dur ve dinle beni… Verebilir misin kendine kötünü ya da iyini, asabilir misin istemini basinin üstüne bir yasa gibi? Olabilir misin kendi kendinin yargici ve intikamcisi kendi yasanin? …Bugün bile kalabalikta ..
Gautama Buda'nin ögretisi, Hz. Isa'nin vaaz ettigi Isevilik ile benzer bir yazgiyi paylasti; Budizm dogdugu Hindistan topraklarini terk etmek zorunda kaldigi gibi Isevilik de dogdugu Filistin'den zorla çikarildi. Bu noktadan sonra Budizm Asya'nin tamaminda kabul görecek, Hz. Isa'nin sesini de Bati'd..
Zweig yazdigi bu veda yapitiyla bizi “krallarin oyunu” satranca davet eder.Hikâye, bir yolcu gemisinde dünya satranç sampiyonu ile bu oyunu ögrenmek zorunda kalmis iki kisinin soluksuz izlenen karsilasmasina yer verir. Köyde geçen çocuklugu, etrafini algilama biçimi siradisi ve takintilarla dolu ola..