Mahlas Yayınları

Anadolu topraklarında dilden dile, nesilden nesile aktarılan Mustafa Kemâl Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’nın destansı hikâyesine bir çocuğun gözlerinden şahit olmak ister misiniz? Her Türk gibi ülkesini, tarihini ve Atasını seven, saygı duyan bir çocuğun gözlerinden… Kâh Şişli’deki bir evde Anadolu'ya ..

HANGİMİZ SAHTE?Bu roman gerçek hayattan esinlenerek kaleme alınmıştır, ürün yerleştirme bulunmaktadır. Mesleği doktor olan, psikiyatri kliniğinde yatan hastanın tuttuğu günlüklerden yola çıkılarak yazılan bu roman, Merve’nin hayatındaki büyük gizemi okurlarıyla paylaşıyor. Merve bütün hayatını şizof..

İnsan kendi çocuklarının annesi olduğunda, kendi anne ve babası ile ilgili bazı hikâyelerini de tamamlıyor. Nazlı çocuklarıyla kurduğu yeni hayatında hikâyesini tamamlayıp dönüştürenlerden biri. Bu kitabı yazarak da içini hayata döküyor ve döktükçe kendini tamamlamaya devam ediyor.Dünyada her yıl 18..

“Onun için mekân, aklına mukayyet olabilecek bir çatıdan ibarettir.”*Kahramanımız yine, yeniden kelimeleri seçti. Kelimeleri genel geçer imajlarının dışında, kendi tünelinde eşleştirdiği duyusal ve duygusal deneyimlerle anlamlandırdı. Ruhunun arsızlaştığı bu dönemde; yaşanmışlığın ve beraberinde get..

Yüreğin kaleme döküldüğü, okuyan her kişinin kendinden bir duygu yakalayabileceği, ruhunda izler bırakacağı, anlam katarak okuyacağı, okudukça elinden bırakamayacağı, kendini bulacağı, hayata dair bir kitap.TUTULMATutuldum dolunayın güzelliğine,Bir ömür adıyorum şimdi.Gönlüm gönlüne emanet,Öylece ya..

Odanın ortasında başıboş bir adam oturuyor. Kafasını hafifçe kaldırıyor, gözlerime bakıyor ve “Duygularımı kaybettim, gördün mü?” diye soruyor. Şaşkın bir ifade ile bakıyorum ona. Ağzım açık, salak bir ifadeyle üstelik. Adam gülüyor, “Anladım.” diyor, “Görmemişsin. Görsen zaten şu an karşımda böyle ..

“Sarıl Bana” diyorsanız, namütenahi bir yolculuğa çıkıyorsunuzdur. Bu öyle bir yol ki; bazen sevdiklerinizi kaybedersiniz, bazen de kaybettiklerinizi sevmeyi öğrenirsiniz. Meyus bir adamın “Sarıl Bana” diyerek çıktığı bu yolculukta ağlayışları işitilmedi. O kendini kaybetmemeyi, sevdiği herkesi kayb..

“Anadolunun bağrında, yiğit ve yakışıklı bir Erzurum’lu delikanlının hikayesiydi bu. Köylü bir ailenin tek erkek çocuğuydu. Hem acı, hem de zorlu bir hayat mücadelesi onu bekliyordu. Yaşayacaklarından habersiz ailesini düşünüyor, onlar için gece gündüz çalışıyor, umutla çabalıyordu… Başına gelecekle..

Bugüne kadar birçok yerde kadınlar erkeklerden ne ister sorusu ile karşılaşmıştık. Peki ya erkekler kadınlardan ne ister?Kaza geliyorum demez. “İlişkilerimizdeki zincirleme kazalarda da durum aynı mıdır?”Plasebo, Latince “hoşnut edeceğim“ demektir. Etrafımızdaki insanlara uyarlarsak yine aynı anlamı..

“Dışarıdaki dünyayı arkada bırakıp, birilerini rahatsız etmekten kaçarcasına ürkek, içeri girdim. Dışarıda hava sisliydi, içerideyse canlı ama hüzünlü. Aslında ikisinde de yitik hayatlar vardı, ama içeridekiler en azından yitirdiklerinin arkasından ağlayacak kadar insandılar.”17 Ağustos 1999 tarihin..