Ilja Leonard Pfeijffer adlı bir yazar kitle turizmi üzerine bir kitap hakkında araştırma yaparken acı bir ayrılık yaşar ve anılarını düzene sokmak için her şeyi bırakmaya karar verir. Bu iş için seçtiği yer, görkemli geçmişi ve bir dizi tuhaf karakterin yaşadığı belirsiz geleceğiyle Grand Hotel Euro..
Kötülüğün tırnakları arasında çırpınan bütün dünyayı düşünüyordu; açgözlülük, inançsızlık, kin salıverilmişti; halklar açlık çekiyor ve üşüyordu, bitip tükenmişlerdi ve artık ölüm istemiyorlardı ancak onları yeni kıyımlar için hazırlıyorlardı yine, yabanlaşsınlar diye korkunç yalanlarla doldurup kız..
Kimse karışmadı çocuğa, o da birinin –oturma odasından getirdiği sandalyeyi misafirinin yanına çeken annemin– karışmasını gerektirecek şeylerden uzak duruyor, sadece çayını yudumluyordu. Onu kusturmayacak kadar açık ve ılık bir bardak çay. Geçen sefer çocuğun ağzına vaktinde yerleştirilemeyen poşet ..
Yıl 1846'dır. Genç Dostoyevski, ilk romanı İnsancıklar'ı tamamlar tamamlamaz ev arkadaşı yazar Grigoroviç'e okutur. Grigoroviç o kadar heyecanlanır ki birkaç kez kalkıp Fyodor'un boynuna sarılmak ister; fakat arkadaşının aşırı duygu gösterilerinden hoşlanmadığını bildiği için yapmaz. Grigoroviç erte..
“Deniz Kıyısında Bir Dram” ve “Uzun Yaşam İksiri” Balzac’ın büyük eseri “İnsanlık Komedyası”nın “Felsefi İncelemeler”; “Pierre Grassou” ise “Özel Yaşamdan Sahneler” bölümlerinde yer alır. Bu derlemede bir araya gelen bu üç öykü, okuru birbirinden farklı yaşantılara sürükler; ortak özellikleriyse hep..
Aydınlanma Çağı’nın Fransa’daki temsilcisi Diderot’nun, “Bu Bir Masal Değildir” ve “Bourbonne’lu İki Dost” öykülerini bir araya getiren bu derleme, yazarın insan davranışı ve ahlak kavramına dair gözlemlerini sürükleyici birer olay örgüsü eşliğinde okurla buluşturur. Diderot’nun zamanının insanını a..
Acaba Peru tam olarak ne zaman çuvallamıştı?“Bu koşturmaca beni susattı,” diyor Santiago. “Gel hadi bir şey içelim. Buralarda bildiğin bir yer var mı?” “Yemek yediğim bir yer var,” diyor Ambrosio. “İsmi Katedral, garibanların mekânı, bilmem beğenir misiniz?” “Eğer soğuk biraları varsa beğenirim,” di..
İster kıyafet olsun ister arkadaş, yenilerini almak için zahmete girmeyin. Eskileri dönüştürün, eskilere dönün. Kıyafetlerinizi satın, düşüncelerinizi tutun. Doğa ve insanın özünde iyiliğin yattığına inanan Thoreau, belki bu iyiliği keşfetmek, belki doğayla bütünleşmek, belki de sade bir yaşam sürme..
“Yazı masasının çekmecesinden tabancayı aldım ve ateş ettim. Alnının ortasına ateş ettim.” Bir pansiyonda yalnız başına yaşayan genç bir kadın, kendisinden yaşça büyük bir adamın cazibesine kapılır. Tanımadığı bu adama âşık olduğuna kendisini ikna eder. Evlenirler, çocuk sahibi olurlar. Ancak kocası..
Siz kadınlar, iyi bilirsiniz aşkı,Konuşalım sizinle sevdiğim kadını,Ona övgülerin sonu yoktur elbette,Yine de rahatlamak isterim bir nebze.Ne zaman düşünsem onun letafetini,Aşk içimde öyle bir lezzet yaratır ki,Yaşayan her insanı âşık edebilirdim. Dante Alighieri daha ziyade edebiyat ve sanat dünyas..
Zamanı kaybetmekle başlar her şey. Sonra gerçek kaybolur. Sonra sen kaybolursun… zaman, gerçek ve sen ortadan kalktığınızda kaybolma durumu da ortadan kalkar. Ve her şey yeni baştan başlar. Sesleri duydun mu dün gece? Yukarıya bir kadın getirdiler. Adı Zehra. Sana benziyor. Senin saçların da bir zam..
Yıldırımlar düşüren, toprağı çatlatan, karaları denizlere, denizleri karalara akıtan o kadim irade madem kaosu seviyor, insanın tek kurtuluşu bu kaosla uyum içinde devinmektir. Madam Arthur Bey dünyada cennet hayali kurmanın bir ahmaklık olduğunu düşünüyor. Gerçek insan cehennemde hayatta kalmanın y..
Aman Yarabbi, Köprü, Köprü... Bunu şimdi birdenbire ne kadar, ne kadar sevdi. O üzerinden binlerce defa geçmiş olduğu yer; bu serilmiş, ölmüş hayatıyla, elini kaldırmanın bile acı verdiği şu haliyle orası; şimdi erişilmez bir saadet gibi uzak, imkânsız ve temas edilemez geliyordu.“Son Emel’deki hikâ..
Feminist külliyatın bugün hâlâ başvurulan bu ilk ve en temel eseri, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmaları, daha kapsamlı bir eğitim görebilmeleri, çalışmaları ve sonuçta özgürleşmeleri gibi, yazıldığı dönemde bir kadın tarafından ağza alınması bile imkânsız görünen konuları içerir. Kadın..
Neden doğrudan metinleri incelemiyorsunuz? Eğer metinler hoşunuza giderlerse ne âlâ; eğer hoşunuza gitmezlerse onları hemen bırakın, zira zoraki okuma kadar saçma bir eylem olamaz, onun yerine zoraki mutluluktan bahsetmeyi yeğlerim. Bence şiir hissedilen bir şey ve eğer siz şiiri hissetmiyorsanız, e..
Tango daha önce de gördüğümüz gibi milongayla başlamış, milongadan doğmuş, başlarda cesur ve mutlu bir dansmış. Sonradan tangonun takati kesilmiş ve hüzünlenmiş, hatta Ernesto Sabato’nun yakın zamanda çıkardığı bir kitapta, “Tango, dansı yapılan hüzünlü bir düşüncedir,” gibi bir laf dahi geçiyor. İ..
Kendimi bildim bileli evlere bakmak için dışarılarda geziniriz, yakışmayan çiçek ve saksıları bahçelerden alırız. Sulama aletlerinin yerini değiştirir, posta kutularını düzeltir, ağır olduklarından çimlere konmaması gereken süs eşyalarını kaldırırız. Ayaklarım pedallara yetişecek yaşa geldiğimde ara..
İngiliz edebiyatının en tanınan haydudu Robin Hood’un hikâyeleri ilk kez Ortaçağ’da, halk şarkılarında anlatılmıştır. Günümüze efsanenin sayısız sanat dalından onlarca uyarlaması ulaşmış olsa da, Howard Pyle 1833 yılında kaleme aldığı sekiz bölümlük bu metinle, hikâyenin en takdir toplayan anlatıcıs..
Çakalların Başı Ferragus, Balzac’ın “İnsanlık Komedyası”nın içindeki On Üçlerin Romanı dizisinin ilk kitabıdır. Balzac, 1833’te besteci dostu Hector Berlioz’a ithafen yazdığı Çakalların Başı Ferragus’te 19. yüzyıl Paris’inde geçen gizemli bir aşk hikâyesini anlatır. Genç Yüzbaşı Auguste’ün Madam Jul..
“Mademki Devlet-i Âliye dahi Avrupa familyasından sayılmaktadır, bütün âleme muhalif olarak bizim bu halde bekamız imkân dahilinde olamaz. Millet meclisi, dokunsa dokunsa vekillerin bağımsızlıklarına dokunur. Zira o zaman her şeyi istedikleri gibi yapıp sonra, ‘Ne yapalım, padişah böyle yaptı,’ diye..
“Avrupalıların uzak beldelerdeki hareketlerini ve teşebbüslerini anılan medeniyet veya medenileştirme vazifesi namına hesap edecek olursak, sonuçta beklenmeyen ve pek aksi bir neticeye ulaşırız. 15. asırdan 18. asra kadar, esasen Avrupa kavimlerinin ahlaki mahiyetlerinden ‘servet kazanmak için her ş..
YAŞAMAVE ÖLÜMETERSTEN BİR BAKIŞ.Bizi durdurabilecek hiçbir şey yok. Tavşanlar gibi çoğalmaya devam edeceğiz. Öngörülemeyen korkunç yan etkileri olan teknolojik aptallıklarla uğraşmaya devam edeceğiz. Artık yıkılmakta olan kentlerimizde sadece göstermelik tamirler yapacağız. Bizim eserimiz olan zehir..
Yorucu bir deniz yolculuğundan dönen Peter Schlemihl, zengin tüccar Thomas John’la tanışır. John’un bahçesinde karşılaştığı tuhaf bir adam, gölgesine karşılık ona hiç tükenmeyen altın dolu bir kese teklif edince Schlemihl anlaşmayı kabul eder. Çok geçmeden bunun toplumdan dışlanmak anlamına geldiğin..
Altmışlı yıllar, bir yaz mevsimi. Victor Chmara, Cezayir Savaşı sürerken Paris’ten kaçarak Fransa-İsviçre sınırındaki küçük bir tatil kasabasına gelir. Burası görkemli otelleri, seçkin müdavimleri ve varlıklı sakinleriyle onun için güvenli bir sığınak oluşturur, herhangi bir tehlike ânında kaçmayı p..
Prusya Demiryolları’nda özveriyle çalışan hat bekçisi Thiel’in yaşamı, yaşadığı talihsizlikler ve gördüğü halüsinasyonlarla gölgelenmiştir: Çok sevdiği karısı Minna doğum yaparken ölünce kendini büyüyen bir iç çatışmanın içinde bulur ve oğlu Tobias’ın bakımını güvenceye almak üzere yeniden evlenmeyi..
Alice ve Eileen, farklı şehirlerde yaşayan, otuzlarına yaklaşan iki arkadaş. Roman yazarı Alice, flört uygulaması sayesinde bir depo işçisi olan Felix’le tanışıp yakınlaşır. Eileen ise sona eren ilişkisinin yaralarını sarmaya çabalarken bir yandan da çocukluk arkadaşı Simon’ın çekimine kapıldığını h..
Klasik Rus edebiyatının unutulmaz yazarı Turgenyev, çağdaşlarından bütünüyle farklı bir yol izlemiş, yaşadığı dönemde Avrupa'da yazılan romanlara ve Avrupa kültürüne daha yakın bir tavır sergilemişti. Turgenyev'in başyapıtı olarak tanımlanan Babalar ve Oğullar, bu etkinin izlerini taşır.Romanın öne ..
“Ne doğumumuz ne ölümümüz ne de doğumla ölüm arasında can çekişerek sürdürdüğümüz hayatlar bize ait. Başkalarının isteklerinden doğuyor, başkalarının istediği gibi yaşıyor ve başkaları yüzünden ölüyoruz. Bizim sandığımız hayat bizim değil, bizim sandığımız beden bizim değil…”Karanlık geçmişi tuhaf ..
Japonya’nın geleneklerine bağlı eski başkenti Kyoto’da değişim rüzgârları esmektedir. Mevsim değişir, kiraz çiçekleri açarken şehir başka bir renge ve kimliğe bürünür. Bir kimono ustasının evlatlığı olan Chieko da bu değişimden uzak kalamayacaktır.“Kawabata’nın romanları, hazin güzellikte çiçeklerle..
Dumas, Marie Duplessis’yle yaşadığı trajik aşk hikâyesini anlattığı Kamelyalı Kadın’la henüz yirmili yaşlarının başında edebî rüştünü ispatlamıştır. Önce okuru büyüleyen roman, yazımından kısa bir süre sonra tiyatroya uyarlanmasının ardından da İtalyan besteci Guiseppe Verdi’yi etkisi altına almış v..
Brandenburg’da bir göl kıyısında genç bir mimar hayallerinin evini inşa eder. Ne var ki ev bireysel felaketler, siyasal çalkantılar ve ideolojik dönüşümlerle gölgelenen şiddet dolu, karanlık bir tarihe sahne olur: Yahudi komşular birer birer ortadan kaybolurken elden çıkarılır, ardından Kızıl Ordu e..
Japonya’nın batısında, karlarla kaplı bir kaplıca kasabasına yolculuk eden Shimamura, burada Komako adlı masum bir geyşayla bir ilişkiye başlar. İkisi de gayet iyi bilmektedir ki bu ilişkinin buruk sonu onlar için çoktan yazılmıştır.“Çağımızın en etkileyici ve özgün eserlerinden biri.”The New York T..
Uçsuz bucaksız bir bataklıkta bir gergedan bize doğru koşuyor kinle ve senin cesedin kötü kokuyor o gece. Annem ağzını her açtığında, koku daha da kesifleşiyor. Cesedin masada çürüyor. Akşam koltukta çürümeye devam edecek. Sonra yatağında çürüyeceksin. Sabah kahvaltı sofrasında. Arada kapının önüne ..
Size kadınlıkla lanetlenmiş bir varoluş hezeyanı anlatacağım.Sizi saçlarının ve ayaklarının ucu arasında olup biten şeylerden ibaret,doğurmaya mahkûm,çocuklarını kaybetmekle mühürlü,yalnız, yapayalnız bir kalabalıkta dolaştıracağım.İçlerine açılan kapıların arkasına saklanmış kadınların delirerekbed..
Sheridan Le Fanu, Victoria döneminin gotik tarzı benimseyen yazarları arasında önemli ve öncü bir isim olarak değerlendirilir. Sık sık Poe, Stoker, Shelley gibi yazarlarla karşılaştırılan Fanu, hayaletler, iblisler ve acımasızca musallat olan kötücül ruhlarla yarattığı ürkütücü evrene insan psikoloj..