Ürün Adı: 3D TYT Sosyal Bilimler Tamamı Video Çözümlü Simülasyon Denemeleri (Yeni)Ürün Kodu: 9786051944067Yazar: Aycan Söylemez, Muharrem Basım Yılı: 2018Kapak Türü: Karton Kapak Sayfa Sayısı: 0Kağıt Cinsi: 1. HamurÇevirmen:..
Kur’an’la hayatını anlamlandıran birey, hayatın alanlarında yapıp-etmelerini ahlâki alanda düzenlerken anlam referanslarını/dünya görüşünü Yüce Kur’an’dan almalıdır. Hz. Aişe’nin de tanımladığı üzere Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in ahlâkı ‘Kur’an ahlâkı’ idi. Yüce Kur’an’ın, bireyin ahlâkını i..
Döndüğümde onları ağaca yerleşmiş buldum. Havuz kenarına oturmuş gibi keyifliydiler. Sarkıttıkları bacaklarını ileri geri sallıyorlardı. Onları izlerken biraz önce bakkaldan döndüğüm sırada duyduğum his yine belirivermişti. Ağaca çıkmış olan, diğerine elini uzatmış, yaşına bakmadan çekiyor, aşağıdak..
Herkesin içindeyken ya da tele-ekranın görüş alanındayken düşüncelerinizi başıboş salıvermek tehlikeliydi. En ufak bir şey sizi ele verebilirdi. Sürekli gözünüzün seğirmesi, yüzünüzün kaygılı bir hâl alması, kendi kendinize mırıldanmanız, tuhaflık belirtisi gösteren ya da bir şeyler sakladığınız şüp..
İnsan bir şeyi sabrederek isterse ona mutlaka ulaşır. Sabretmek zordur. Çünkü bu Allah’ın kullarına bir imtihanıdır. Onlara bazı sıkıntılar ve dertler vererek sabredip sabredemeyeceklerini görmek ister. İşte bu sıkıntılar ve dertler, gülün dikenleri gibidir. Elimize battığında canımız yanar fakat ba..
İnsan bir şeyi sabrederek isterse ona mutlaka ulaşır. Sabretmek zordur. Çünkü bu Allah’ın kullarına bir imtihanıdır. Onlara bazı sıkıntılar ve dertler vererek sabredip sabredemeyeceklerini görmek ister. İşte bu sıkıntılar ve dertler, gülün dikenleri gibidir. Elimize battığında canımız yanar fakat ba..
İnsan bir şeyi sabrederek isterse ona mutlaka ulaşır. Sabretmek zordur. Çünkü bu Allah’ın kullarına bir imtihanıdır. Onlara bazı sıkıntılar ve dertler vererek sabredip sabredemeyeceklerini görmek ister. İşte bu sıkıntılar ve dertler, gülün dikenleri gibidir. Elimize battığında canımız yanar fakat ba..
Bir yerin kıymeti, ancak kaybedildiğinde anlaşılır, diyenler aldanırlar. Çünkü ben bahçede geçirdiğim zamanı, bir daha dinleyemeyeceğim bir masal gibi nefessiz yaşadım. Biliyordum ki kaybedersem yeniden bir araya gelmek zor olacak. Bu yüzden yokluğunda hissettiğim şey, kıymet bilme değil yalnızca av..
İnsan bir şeyi sabrederek isterse ona mutlaka ulaşır. Sabretmek zordur. Çünkü bu Allah’ın kullarına bir imtihanıdır. Onlara bazı sıkıntılar ve dertler vererek sabredip sabredemeyeceklerini görmek ister. İşte bu sıkıntılar ve dertler, gülün dikenleri gibidir. Elimize battığında canımız yanar fakat ba..
Ali, elleri ceplerinde yürürken bir şeye çarptı. Bir şey dedim çünkü çarptığı neyse görünmüyordu. “Şeffaf bir duvar,” diye düşündü. Biraz tedirgin oldu, sonra korktu. Ama merakı diğer duygularını bastırdı. Göremediği engele dokundu. Nerede başlayıp bittiğini anlamaya çalıştı. Yuvarlak, belki elips ş..
“İçim içime sığmıyordu, bir cinim vardı artık. Ne isteyeceğimi düşünmek için sakin bir yere gitmeliydim. Belki birinci sırada değildi ilk isteğim ama onu daha fazla görmeye dayanamadığım için Hasan’ın çok uzaklara gitmesini istedim Berhudar’dan. İsteyebileceğim o kadar çok şey varken böyle bir dilek..
Yerde yatan garavuyu alıp fındık dalına geçirdi annem. Ölünün bedeni kaybetmişti büyük bir çatırtıyla bütünlüğünü; ölmüş olan yeniden öldü işte. Cesedin gürültüsü ikna etmişti herkesi. Dönüp kafası kopan, vücudu annemin elinde kalan dal parçasına baktık. “Şuradaki kestaneden bir tane daha yapın hadi..
Yılmaz Daşcıoğlu, Tanzimat döneminden 80 sonrası kuşağına kadar geniş bir yelpazeden seçtiği eserleri odağına alıyor. Hangi tür kitaplara popüler diyoruz? Türk popüler edebiyatı kiminle ve nasıl başladı? Ahmet Mithat Efendi bir üstkurmaca ustası mıydı? Rasim Özdenören Kuyu hikayesinin taşlarını nası..
Bir saat kadar sonra resmi tamamladı, daha doğrusu kendi kendine: “Eh, yeter artık!” diye işi bıraktı. Elinin tersiyle alnının terlerini silerek bir iki adım geri çekildi. Hiç de fena olmamıştı. Günün resim yapmaya en uygunsuz olan bir saatinde çabucak çırpıştırdığı bu tablo bile, onun epeyce kabili..
Sümsük otu gibi yapışıp iyi niyetimi kaşık kaşık götürdü. Yaşasın hakkaniyet, hep benimkiler mi ölecekti. Acısı yüreğime su serpse de insanlık edip “Izdırap koca kanatlı kuştur, her gün bir dağ aşar, azıcık sabret,” diyorum anlamıyor. “Bazı ilaç terkiplerinin altında mücerreptir yazar. Bak işte ben ..
40 dakikalık ders öğrenci zihninin vakte ait dolanım ve salınım alanıdır. Öğretmenin zihni de bu “kırk dakika koridoru”nda tur atar. Hiç de az bir şey değildir bu vakit. Anneler babalar evde çocuklarına herhangi bir terbiyevi konuda kırk dakikalık bir zaman ayırabiliyorlar mı acaba? Hiç sanmıyorum. ..
Yüksek ve üzerinde yer yer otlar fışkıran bir duvara dayanıp yarı kapalı gözlerini yukarı kaldırınca, etrafa alaca karanlığın çökmüş olduğunu gördü. Gideceği yere yaklaşmış biri gibi derin bir nefes aldı. Önünde, üzerinden demiryolu geçen bir köprü vardı. Bunun altına doğru, duvarlara tutunarak yürü..
On seneden beri belki boşuna yere herkesten kaçmışım, insanlara inanmamakta haksızlık etmişim. Aramış olsaydım, belki senin gibi birini bulabilirdim. Her şeyi o zaman öğrenmiş olsaydım, belki zamanla alışır, seni başkalarında bulmaya gayret ederdim. Ama bundan sonra her şey bitti. Asıl büyük ve affe..
Seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde ay ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, -söz aramızda- gene hoş şeydir. Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, ..
İnsanlar hayatın hakiki kanununu anladıkları nispette iyi veya fena bir hayata sahip olabilirler. Hayatın hakiki kanununu insanlar ne kadar daha açık ve net bir şekilde anlayabilirse hayat onlara göre daha da iyileşir ve yücelir. Aksine bu kanunu ne kadar belirsiz ve karmaşık bir şekilde anlarlarsa ..
Günübirlik bir fikir hayatının tabii bir neticesi olarak tezatlara, manasızlıklara, hatta edepsizliklere düşüyordum. İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimî bir mesulünü bulmuştum. Buna içimdeki şeytan ..
Kim demiş tavuklar uçamaz diye. Bu hikâye bir tavuğun, uçuracak kadar büyük kanatları olmasa bile gökyüzüne çıkabileceğini, hatta orada yaşayabileceğini kanıtlıyor. Olayların planlanarak ve emek vererek geliştiğini söylemek isterdim fakat hiç beklenmedik bir zamanda aniden gerçekleşti…Nurcan Avcı Ba..
Şairin dediğine bakılırsa önce beyazdı karga. Ve güneşin de fazlasıyla beyaz olduğuna kanaat getirmişti. Güneşin kalbini gagalamaya karar verdi. Kararını hayata geçirdi. Ertesi gün güneşin kalbinin daha da büyüdüğünü gördü hayretle. Bir daha sapladı gagasını güneşin kalbine. Güneşin kalbi öylesine p..
Bana hangi yöne gitmem gerektiğini söyleyebilir misiniz?- Bu, gitmek istediğin yere bağlı.- Neresi olduğu çok da umurumda değil.- O halde hangi yöne gittiğinin de önemi yok.Bu kitabın herkese söyleyecek bir şeyi var. Eser, gerçekten uzak atmosferiyle bir yandan çocuklara hitap ederken diğer yandan d..
Okullaştırma, eğitimle aynı anlama mı gelmektedir? Kesinlikle hayır. Herkes günbegün bir şeyler öğrenmektedir. Dürüst olmak gerekirse, çoğumuz, yaşamımızda okullaşmanın doğrudan ve derin bir etkiden son derece yoksun olduğunu görürüz. Bu durumda iki soru ortaya çıkmaktadır: Her toplumda okullaşmaya ..
Annem, ölümün varlığının bu dünyadaki en güzel şey olduğunu söyler dururdu fakat yaşım ilerlemesine rağmen ne demek istediğini bir türlü anlayamadım. Belki de denizleri, dağları, çölleri görmediğinden böyle konuşurdu. Poyrazı camdan sarkıttığı vücudu kadar hisseden biri, başka ne düşünebilirdi ki. B..
“Ben” bilgisi “sen”i tanımaya, “biz” bilinci “siz”i idrak etmeye katkı sağlar. İşaret zamirleri de öyle. “O” gaybbilgisini, “bu” yakını görme yeteneğini, “şu” ilgisizi ilgiliden tefrik kabiliyetini geliştirir. Haklısınız, ben ne demek istiyorum ve buraya ne diye geldim? Unutmanın sildiği resimler ka..
Onunla aramızdaki bu bağ o günden sonra da hiçbir zaman kopmadı, gittim geldim gittim geldim ona, o da benim dikbaşlılıklarıma hiç aldırmadan konuştu bazen öğüt verdi uyardı azarladı bazen nazını attı ölçtü biçti kesti söktü dikti ve bir gün sessizce göçüp gitti, işte böyle hepsi hepsi bu kadar, o g..
Kader Hep Erken Zaman Hep Geç Türk edebiyatının en özgün şairlerinden biri olan Cahit Zarifoğlu'nun şiirine “yakın bakış” sunuyor. Her şeyden önce bir varoluş algısına dayanan şiiriyle modernist Türk şiirinin burçlarından biri olarak nitelendirilebilecek Zarifoğlu'nun ayrıcalıklı yerine odaklanıyor...
Kasadaki domateslerden bir tanesini aldım. Diğer domateslere hiç benzemiyordu bu. Sivri, sert, garip bir domates. Birkaç tane daha alıp aynı domateslerden koşa koşa dedemin yanına gittim. “Bu domatesler neden böyle dede?” dedim. Dedem baktı, sakalını titreterek güldü. “Anarşist domates onlar,” dedi...
“Tanzimat’tan sonra Batı etkisi altında ortaya çıkan ve gelişen Yeni Türk Edebiyatı, bilhassa Mekteb ve Servet-i Fünûn dergilerinin ortaklaşa faaliyeti sayesinde hayatiyet kazanan Servet-i Fünûn Edebiyatı, çok kısa zamanda yeni bir edebî devir ve çığır açarak Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı’nda büyü..
Nedir, nereyedir, neresidir bu durmaksızın olmakta olan? Neresindeyiz bu sonsuz sonrasızlığın? Neredeyiz? Bu sürekli akış ve kesintisiz varoluştalık içinde bir kimsenin veya bir şeyin kendi doğru yeri neresidir? Bu varlık sağanağı içinde kendi oluşa tekabül eden hakiki yeri ve durağı işaretleyebilec..
Eski bir oyuncak dükkânının kapısını araladığınızda sizi karşılayan yalnızca oyuncaklar değil, masumiyetinizdir. Her oyuncak, sahibini sonsuz bir istekle mutlu etmeye hazırdır ve size dünyaya heyecanlı gözlerle baktığınız dönemlere ait hikâyeler anlatır. Yıllar sonra bile atarken birkaç kez düşündüğ..